7 Nisan 2008 Pazartesi

SAĞLIĞIN SIRRI DOĞAL İLAÇLARDA


SAĞLIĞIN SIRRI DOĞAL İLAÇLARDA
ZEYTİNYAĞI VE SOYA

Bilim adamları gece gündüz çalışıp çağımız insanının nasıl daha sağlıklı yaşayabileceğine dair çözümler arıyorlar. Son yıllarda yapılan araştırmalar, insanların yaşamlarına olumlu yönde etki eden çok önemli bulgular ortaya çıkardı. Teknolojinin hızlı gelişimiyle varılabilen bu sonuçlar, sonsuz rızık veren Allah'ın yarattığı birbirinden güzel nimetlerin farkına varmamıza vesile oluyor. Gerek doğada bulunan birbirinden yararlı besinlerin, gerekse vücudumuzun en küçük birimlerinde var olan olağanüstü sistemlerin her biri, "… yarattığı her şeyi en güzel yapan…" (Secde Suresi, 7) Allah'ın yaratışına duyduğumuz hayranlığı artırıyor. Zeytinyağı ve soya bu faydalı besinlerden sadece ikisi…
Ağrı kesici yerine zeytinyağı
Sızma zeytinyağının çok fazla yararı olduğu biliniyor. Son araştırmalar ise ağrı kesici etkilere sahip olduğunu da ortaya çıkardı.
Amerika'daki Monell Kimya Merkezi'nde yapılan araştırmalarda sızma zeytinyağında "Ibuprofen" adlı ağrı kesicilerde bulunan bir maddeye rastlandı. Günde 50 gram soğuk presle sıkılmış sızma zeytinyağının düzenli kullanımı, insan üzerinde, günlük olarak tavsiye edilen ağrı kesici madde dozajının %10'una denk gelen bir etki sağlıyor. Dolayısıyla önerilen miktarda sızma zeytinyağı yemek, migren gibi kronik ağrıların etkilerini azaltıyor.
Kansere karşı zeytinyağı
Zeytinyağı aynı zamanda kanser riskini de azaltmakta. Danimarkalı bilim adamları zeytinyağının, doymamış yağ oranının düşüklüğü ve içindeki antioksidanlar sayesinde kanser riskini azalttığını belirttiler. Beş Avrupa ülkesinde 20-60 yaş grubundan 182 erkekle yapılan incelemeler sonucunda günde 25 ml. zeytinyağı alanlarda, hücrelere zarar veren maddenin seviyesinde azalma görüldü.
“Soya” tüketin, kanserden korunun
Uzmanlar, soyayı temel alan beslenme modelini, insan sağlığı için en ideal model olarak görüyorlar. Beslenme ve tıp alanlarının yanı sıra tutkal, mürekkep ve sabun gibi 300’ün üzerinde endüstriyel ürünün üretiminde kullanılan bu bitkinin sağlığa olan yararlı etkilerine her geçen gün yenileri eklenmekte. İçerdiği yüksek kaliteli protein ile hem çocuklar hem de yetişkinler için sağlık kaynağı bir bitki olan soya, hayvansal gıdalara oranla daha az yağ içeriyor.
Soya fasulyesini bu denli önemli kılan, zengin bir protein kaynağı olmasının yanı sıra, insan vücudunun ihtiyaç duyduğu amino asitler açısından mükemmel bir denge oluşturması. İnsan vücudu tarafından üretilemediği için çeşitli besin kaynaklarından elde edilmesi gereken amino asit ihtiyacı, soya proteini tüketildiği takdirde dengeli olarak giderilmekte. Pek çok gıda maddesinde en az bir amino asit eksikken, soyada bu denge mevcut.
Çağın vebasına en etkili koruyucu
Soya, kanser hastalığından korunmak için insanların sık tüketmeleri gereken bir besindir. Yapılan birçok araştırma, bu gerçeği destekleyen sonuçlar vermiştir. Örneğin çeşitli soya ürünlerinden her gün 30 gr. soya proteini tüketen deneklerin, tüketmeyen deneklere göre kansere yakalanma risklerinin daha düşük olduğu gözlenmiştir. Bu çerçevede yapılan deneyler, soyanın yoğun olarak içerdiği bitkisel kimyasalların bir özelliğini ortaya çıkarmıştır. Yapılan yüzlerce çalışma, genistein isimli bitkisel kimyasalın, hormon ilişkili olsun ya da olmasın, pek çok tipteki kanserli hücrenin test tüpü içinde büyümesini engellediğini ortaya koymaktadır. Ayrıca araştırmalar, düzenli olarak soya proteini tüketen toplumlarda kanser türlerine, protein ihtiyacının büyük bir kısmını hayvansal ürünlerden karşılayan toplumlara oranla daha seyrek rastlandığını göstermektedir. Genistein isimli bitkisel kimyasal, anormal hücre oluşmasına neden olan enzimlerin aktivitesini ortadan kaldırarak bu etkiyi sağlamaktadır. Ve soya zengin bir genistein kaynağıdır.
Soya lifi kolesterolü düşürüyor
Kanda yüksek oranda kolesterol bulunması durumu, zamanla kalp krizi ve felç gibi hayati hastalıklara yol açmaktadır. Bu nedenle kandaki kolesterolü ve daha da önemlisi seyrek yoğunluğa sahip lipid oranını düşürmek, insan sağlığı için büyük önem taşımaktadır. Çünkü bu oran arttığında, kalp hastalığı riski de aynı oranda artmaktadır. Soya lifi ise kandaki kolesterol seviyesinin azalmasına, kan şekerinin düşmesine yardımcı oluyor. Bunun öncelikli nedeni ise doymamış yağ asidi yüksek olan soya yağı ile beslenilmesi durumunda, kötü huylu protein oranının azaldığının belirlenmesidir.
Ayrıca bütün bitkisel yağlar gibi, soya yağı kolesterolsüzdür. Doymuş yağlar açısından da fakirdir. Soya yağında Omega-3 ve Omega-6 adlarıyla bilinen iki tür yağ asidinin kendine özgü bir karışımı bulunmaktadır. İçeriğindeki Omega-3 yağ asitleri nedeniyle soya yağının kalp hastalığı riskini azalttığı da belirtilmektedir.
Günde 25 gr. soya proteini tüketilmesinin kalp hastalıkları riskini azaltacağı görüşü, 50 bağımsız araştırmanın sonucu olup Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi tarafından kabul edilmiştir. Yapılan araştırmalara göre günde 25 gr soya proteini, toplam kolesterolü (iyi ve kötü kolesterolün toplamını) % 9 civarında düşürmektedir.
Soyanın kolesterol üzerindeki bu azaltıcı etkisinin bir diğer nedeninin ise içerdiği Lesitin olduğu genel kabul görmektedir. Kolesterolün kanda yüksek oranlara ulaşmasını engelleyen ve karaciğerde fazla yağ birikmesini önleyen doğal bir madde olan Lesitin, aynı zamanda vücut yağlarını parçalayarak kandaki kolesterol düzeyini kontrol altında tutmaktadır.
Vitamin ve mineral hazinesi
Soya fasulyesi aynı zamanda zengin bir vitamin ve mineral kaynağı. Kalsiyum, demir, çinko, fosfor, magnezyum ve B vitaminleri soyanın içinde en fazla bulunan vitamin ve mineraller. Bu nedenle bilim adamları, sağlıklı bir yaşam ve dengeli beslenme için soya ve soyadan yapılan ürünlerin kullanılmasını öneriyor.

Hiç yorum yok: