22 Nisan 2008 Salı

DÜNYAMIZI VE TÜRKİYEMİZİ BEKLEYEN TEHLİKELER


DÜNYAMIZI VE TÜRKİYEMİZİ BEKLEYEN TEHLİKELER
Hasan Özdinç
Dünyamızı bekleyen en büyük tehlikelerden bir tanesinin küresel ısınma olduğunu her yerde okuyor ve duyuyoruz. Bilim adamlarının bu konu üzerindeki öngörüleri tek tek ortaya çıkmakta. Hızlı bir iklim değişikliği oluyor. Bunun neticesinde habitatlar bu değişikliğe ayak uyduramayıp kırılgan bir yapıya dönüşüyor. Canlıların nesilleri tükeniyor. Bu nedenle küresel enerji politikası; “Sürdürülebilir bir enerji değil, sürdürülebilir bir yaşam” olmalı. İklim değişikliklerine neden olan fosil yakıtların yerini alternatif enerji kaynakları almalı.
Türkiye’miz bu yeni enerji kaynakları açısından zengin bir ülke. Yapılan araştırmalara göre bor ve toryum dünya için yeni bir enerji kaynağı olabilir. Zaten dünyada petrol rezervlerinin ömrü belli (80–90 yıl). Enerji için savaşların olduğu burnumuzun dibinde bizim bir an önce bu doğal kaynakları aktif hale getirmemiz gerekiyor. Çünkü bizdeki bu enerji kaynaklarını bütün dünya biliyor. Irak’ta olduğu gibi bu kaynaklarımız başkalarının ağzını sulandırabilir. Ancak beyin göçünü çok verdiğimizden bilim yönümüz eksik kalıyor ve doğal enerji kaynaklarımızı aktif hale geçirmemiz gerekirken potansiyel olarak bekliyor.
Bu yazımı hazırlarken 30 Kasım 2008 günü olan uçak kazası beni herkesten daha çok üzdü. 57 vatandaşımız bilinmeyen bir sebepten dolayı düşen uçakta hayatını kaybetmişti. Kazada yetiştirebilmek için ülkemizin büyük emekler harcadığı 6 bilim adamı da hayatını kaybetmişti. Bilim adamlarından bir tanesi Boğaziçi Üniversitesi Fizik-Matematik profesörü Prof. Dr. Engin ARIK. Engin ARIK yeni bir enerji kaynağı olabilecek toryum üzerine çalışmalar yapıyordu. Dünya üzerinde 71.000.000 ton olan toryum elementinin 800.000 tonunun Eskişehir, Beypazarı, Sivrihisar ve Kızılcaören de olduğunu ve yeni yüzyılın enerji kaynağı oyduğunu söylüyordu. Ülkemizde olan bu kaynağın değeri enerji üretimi açısından 120 trilyonluk petrol ve ABD’nin 2001 yılı milli gelirinin 12 katına eşdeğer olduğunu tespit etmişti.
Düşünün Türkiye aktif hale geçmiş bu enerji kaynağıyla ne yapardı. Ama uçak düştü. Acaba rotasından 4,5 dakika erken inmek için mi çıktı, yoksa rotasını mı kaybetti???
Bu üzüntü içinde gazete haberlerini karıştırırken bir haber daha gözüme ilişti. Aynı havayollarına ait aynı tip uçak 23 Aralık 2002 yılında İran’ın İsfahan kentine giderken düşmüş ve içinde Ukraynalı Rus 46 bilim adamının öldüğünü okudum. Bu haberden sonra İran’la Rusya arasındaki nükleer işbirliği aklıma geldi. Bu iki olayda, tesadüflerin üst üste gelmesi kafamı biraz karıştırdı.
Bilimin önemli, değerli, tehlikeli olduğunu bilen bazı güçler kendilerine göre kurdukları dengelerin bozulmasını istemedikleri için önceden önlem alıyor olamaz mı?
Tabiî ki bu komplo teorileri zamanla açıklık kazanır. Ancak beni dünyanın geleceği için korkutan bir durum daha var. Bu da dünyayı kurtarmak için alternatif enerji kaynaklarının keşfine kendini odaklamış bilim adamlarını, ne kadar büyüklükte bir enerji kaynağı tatmin edebilir. Şimdiye kadar keşfedilen en büyük enerji kaynağı ilk önce atom bombası olarak kullanılmış ve 273.000 kişinin ölmesine sebep olmuştur.Yeni alternatif enerji kaynakları bulabilmek için keşiflere gebe önümüzdeki elli yılda umarım bütün keşifler insanlığa faydalı olur. Acı çektirmez, gülümsetir. Dünyayı kurtarmak için ikinci bir şansımız olmayabilir.

Hiç yorum yok: