3 Ocak 2008 Perşembe

GÜNEŞİN SESİ


GÜNEŞİN SESİ
Güneş her sabah sessizce doğar, her akşam sessizce batar.
Ama zanneder misiniz ki orada, 150 milyon kilometre ötede her şey sessizce olup bitiyor?
Sesinde bir sıcaklığı var. Ama biz hissedemeyiz.
Dünyadaki en dehşetli gürültüleri bile ses enerjisine dönüştürecek olsanız, tesirini fark edemezsiniz.
Oysa Güneşte işler daha farklıdır.
Oysa güneşin merkezinde 15 milyon derece olan sıcaklık, yüzeyinde 6 bin dereceye kadar düşer. Fakat güneşin atmosferinde, birdenbire 2 milyon dereceye fırlar.
Neden yüzeyde 6 bin, atmosferde 2 milyon sıcaklık?
Aradaki fark, işte güneşin gürültüsüdür. Çünkü ses dalgaları, ışık gibi uzayda yayılamaz.
Yayılamayınca, hareket enerjisi kılığına girer ve geri döner.
Ve güneşin atmosferini cehennem gibi ısıtıverir.

Güneş sessizce doğar, sessizce batar. Işığıyla bizi aydınlatır, sıcağıyla bizi ısıtır.
Fakat dehşetli naralarıyla bizi ürkütmez. Binlerce jet motorunun sesini bastıracak bir gürültü içinde hayatımızı bize zindan etmez.
Çünkü ışığıyla, sıcaklığıyla ve sesiyle, güneş bir kanuna göre hareket eder. Ve o kanun sahibinin izni olmadan güneşin bize ne bir faydası dokunur, ne bir zararı.
Eğer “ses dalgaları uzayda yayılmaz” şeklindeki bir kanun çok basit görünüyorsa, her nefeste bizi kuşatan diğer ”basit” kanunlara bir göz atın:
En büyük nimetleri, bize günlük hayatın “basitliği” içinde sunan bir hikmetin büyüklüğünü görmekte güçlük çekmeyeceksiniz
.

Hiç yorum yok: