17 Şubat 2008 Pazar

90 yazarla Türk öykücülüğü


90 yazarla Türk öykücülüğü
SAİD AYDIN
Antolojilerin dünya edebiyatında da, Türk edebiyatında da tartışmasız bir misyonunun olduğu bir gerçek. Tezkirecilikten devralınan mirası da olduğu gerçeğini de hesaba katarsak, antolojilerin, güldestelerin etki alanının da, belirli bir misyonunun da olduğunu iddia etmek mümkün görünüyor.
Zaman zaman antolojiyi hazırlayan tarafından bazı özel kıstaslara göre hazırlanan, bazen o edebiyat dışından biri tarafından tertip edilen, konusuna, disiplinine, hatta yazarların cinsiyetine göre bile değişiklik gösteren çeşitli antolojilere rastlamak mümkün. Antolojilerin okuyucu için bir “kolaylık” alanı sağladığı gerçeği göz ardı edilemez diye düşünüyorum. Özellikle şiir antolojileri sonrası çıkan hararetli tartışmalar henüz çok tazeyken, antolojilerin belirli bir tartışma ortamı sağlayacak denli yaptırım gücü olduğunu tespit etmek de güç değil. Can Yayınları, yayınevinin 25 yaşına basması sebebiyle çeşitli “özel” kitaplar hazırladı 2007 yılı içerisinde. Bazıları konsept kitap şeklinde tertip edilen bu kitaplar, okuyucular açısından da, koleksiyonerler açısından da heyecan verici. Bunlardan biri de, “kuşaktan kuşağa edebiyatla” temennisi eşliğinde, yayımlanan Can Öykü Antolojisi. 90 Yazar 90 Öykü alt başlığı bize kitapla ilgili ilk bilgiyi veriyor kapaktan. Bu antolojinin “yöntem”i, Can Yayınları’nın kuruluşundan bu yana yayınevi bünyesinde öykü kitapları çıkmış yazarlardan birer öyküyü antolojiye almak şeklinde tezahür etmiş. Kitabın kulağında, yayınevinin kurucusu, bilindiği üzere kendisi de bir romancı-öykücü olan Erdal Öz’den bir alıntı var. Bu alıntıda Erdal Öz, öykücü kimliğinin de baskın etkisiyle öykü kavramı üzerine şunları söylüyor: “İyi bir romanı, uzun süren bir doğum sancısı gibi düşünürsek, öykü onun yanında bir baş dönmesi’dir. (...) İlk cümle çok önemlidir öyküde. Diyelim, okur kitaptaki ilk öyküyü okudu. Bir öykü, bir bütündür; bir roman kadar bütündür.” Bu alıntının Erdal Öz’ün yaptığı bir konuşmadan olduğunu da Celâl Üster’in kitabın girişi mahiyetinde değerlendirilebilecek Sunu’sundan öğreniyoruz. Burada Üster, genel olarak Can Yayınları’nın Erdal Öz öncülüğünde yaptıklarından, başardıklarından söz ediyor; dünya edebiyatından Türkçeye kazandırılan önemli eserlerin Can Yayınları’nca sahih çeviriler eşliğinde basılması, öykü disiplinine her daim azımsanmayacak bir yer ayrılmış olması, gibi olgular eşliğinde. Antolojide okuyucunun merakını uyandıracak detaylar da mevcut aslında. Bunlardan sanırım en önemlisi antolojinin kimin tarafından hazırlandığının kitabın herhangi bir yerinde zikredilmemiş olması. Üster’in “Sunu”sunda bu konuda bir bilgiye rastlanmıyor, keza künyede de. Bu konudaki muğlaklığın sebebi nedir bilmiyorum; ama antoloji okuru için, kitabın tarihselliği, bağlamı, seçilen eserlerin gücü, kitabın içerisindeki isimlerin çeşitliliği (ya da tam tersi) gibi ayrıntıların önemi kadar, antolojinin hangi beğeniye göre hazırlandığını bilmek de önemli. Doğan Hızlan’ın bir yazısında (Hürriyet, 17 Kasım 2007) antolojiyi hazırlayanın Faruk Duman olduğu bilgisi veriliyor okuyucuya. Kitabın biyografiler kısmında Faruk Duman’ın hazırlayan olduğuyla ilgili bir bilgi var mıdır diye bakıldığında, bir sonuca ulaşılamıyor. Yöntemle ilgili de paylaştığı bir bilgi var Hızlan’ın aynı yazıda. Hızlan’ın yöntemle ilgili söylediği “Seçilen öyküler konusunda yazarlara da danışılmış, onların da onayı alınmış.” cümlesi, ilk bakışta antolojiyi hazırlayanın “sağlıklı” bir yöntem izlediği fikrini veriyorsa da, şu an hayatta olmayan yazarlarla ilgili nasıl bir yöntem izlendiği kısmı muğlak kalıyor bu sefer de.
“Zor zamanlar”da dahi kitap yayımlayabilmiş, 25 yıldır bir “edebiyat yayınevi” olarak kalabilmiş Can Yayınları’nın Can Öykü Antolojisi için, rahatlıkla, öykü disiplini içre bir “panorama” sunmuş denilebilir diye düşünüyorum. Öykünün “büyük” isimlerinin (Aynı zamanda şiirin de büyük bir ismi olarak sayılabilecek Cahit Sıtkı Tarancı’yla açılan kitap, Peride Celal, Vüsat O.Bener, Bilge Karasu, Füruzan, Ferit Edgü, Osman Şahin, Nursel Duruel, İnci Aral, Cemil Kavukçu, Feridun Andaç gibi isimlerle devam ediyor ve Hakan Şenocak, Ayfer Tunç, Murat Gülsoy, Şebnem İşigüzel, Faruk Duman, Seray Şahiner ile kapanıyor) birer eserle yer aldığı bu antolojinin okuyucu için bir armağan olduğu söylenebilir. Can Yayınları’na nice 25 yıllara demek için çok sebep var, biri de bu kitap işte.
http://kitapzamani.zaman.com.tr/?bl=31&hn=937Bölüm

Hiç yorum yok: