9 Mart 2008 Pazar

GERTRUDE BELL Kimdir?


YIL :1907
Maden Şehri, Karaman’ın kuzeyinde, il merkezine 50 km uzaklıkta Karadağ eteklerine kurulmuş bir yerleşim birimidir. Binbir Kilise olarak tanınan tarihi kalıntıların üzerindedir. Köye girişte sağdaki ilk bina kilisedir.
Binbir Kilise bu istihbaratçı kadını İyi Tanır...
(Fotoğraflarda çalışanlar yöre halkıdır.)

GERTRUDE BELL Kimdir?
Hayatı filmlere kadar konu olan ‘‘Arabistanlı Lawrence''ın kim olduğunu çoğumuz biliriz ama ‘‘Gertrude Bell'' ismi bize yabancıdır. Tam adı Gertrude Margaret Lowthian Bell olan bu İngiliz hanımı, sadece siyasi tarihte belli bir dönemin uzmanları bilirler. 1868 ile 1926 yılları arasında yaşayan Gertrude Bell, Birinci Dünya Savaşı sonrasının Irak'ını kurmuş, sınırlarını cetvelle kendisi çizmiş ve yarattığı bu memleketin kralını bile bizzat tayin etmiştir. ‘‘ARABİSTANLI Lawrence''ın kim olduğunu biliriz, en azından dünyanın en meşhur casuslarından biri ve Birinci Dünya Savaşı yıllarındaki Arap isyanını başlatıp Arap Yarımadası'nı bizden kopartan kişi olduğunu işitmiş, onu anlatan ve başrolünü Peter o'Toole'un oynadığı filmi de büyük ihtimalle görmüşüzdür. Ama 'Gertrude Bell' ismi bize yabancıdır. Bazı bakımlardan Arabistanlı Lawrence'tan daha önemli olan ve Ortadoğu'daki Türk varlığının son bulması konusunda Lawrence kadar mühim roller oynayan, üstelik savaş sonrasında bazı Arap ülkelerinin sınırlarını bizzat çizen bu İngiliz hanımı sadece siyasi tarihte belli bir dönemin uzmanları bilirler. Tam adı Gertrude Margaret Lowthian Bell olan İngiliz istihbaratçı kadın, 1868'de İngiltere'de, Durham County'de doğdu. Entellektüel bir ailenin çocuğuydu ve ilk eğitimi özel hocalardan aldı. Sonra Oxford Üniversitesi'ne girdi, arkeoloji okudu ve Oxford'u şeref derecesiyle bitiren ilk kadın olarak üniversitenin tarihine geçti. O devirdeki İngiliz arkeologların, dilbilimcilerin ve eski Mısır uzmanlarının çoğu 'ek iş' olarak İngiliz istihbarat servislerinde de çalışırlardı. Meselá Arabistanlı Lawrence çok iyi bir arkeoloji tahsili görmüştü ve asıl faaliyetlerinin yanısıra, Ortadoğu arkeolojisi konusunda dünyanın önde gelen uzmanlarından sayılırdı. KRALİÇENİN HİZMETİNDE Gertrude Bell için de aynısı oldu ve istihbarat servisleri, İngiltere'nin bu en önemli üniversitesini şeref páyesiyle bitiren genç kızla hemen temas kurdular. Mesleki faaliyetleri sırasında aynı zamanda 'Majestelerinin Haberalma Örgütü' için de çalışacak, bu çalışmalar onun daha sonra asıl ve resmi vazifesi halini alacaktı. Önce dünyayı görüp tanıması istendi ve iki defa dünya turu yaptı. Bu sırada çok iyi bir dağcı da olmuştu. Bir ara İran'a giden bir arkeoloji heyetinde yer aldı, 1899'da da Arapça öğrenmesi için Kudüs'e gönderildi ve Avrupalılar için hayli zor olan bu dili mükemmel bir şekilde öğrenmesinin yanısıra o zamana kadar yapılmamış bir iş daha yaptı: Kudüs civarındaki Arap arkeolojik mekánlarının haritasını yayınladı. Bu yayınıyla önemli bir Ortadoğu arkeoloğu kabul edilmiş ve istihbarat örgütünün gözündeki değeri de artmıştı. Haberalma teşkilátında artık Sir Percy Cox ve Sir Arnold Wilson gibi Arap dünyasını çok yakından tanıyan uzmanların elinde yetişecekti. Gertrude Bell, Birinci Dünya Savaşı'nın çıkmasından hemen sonra Kahire'ye, 'Arap Bürosu'na gönderildi. Bu büronun tek bir görevi vardı: Araplar'ın Türkler'e karşı başlattığı isyanı genişletip yönetmek. Savaş yıllarını Kahire'de geçiren Bell daha sonra Irak'a yollandı, Bağdat ve Basra taraflarında 'siyasi memur' olarak bulundu. 1920'de, artık tamamen İngiliz kontrolü altına girmiş olan Irak'taki İngiliz Yüksek Komisyonu'nun Ortadoğu Sekreteri idi ve Winston Churchill'in desteğini de sağlamıştı. KAHİRE'NİN MOR GÜLÜ Londra, Ortadoğu haritasına yeni bir şekil verme zamanının geldiğini farkedince, bu işin bir kısmını yapmak Gertrude Bell'e düştü. 1921'de Kahire'de bir 'Ortadoğu Konferansı' topladı. Konferansta öncelikle Mezopotamya'nın geleceği tayin edilip sınırlar çizilecekti. Bell, 40 kişilik konferanstaki tek kadındı ve Irak'ın sınırlarını işte bu toplantı sırasında kendi başına çizdi. Sırada, yeni kurulan bu memleketin başına kimin geçeceği meselesi vardı ve Irak'ın ilk kralını da Gertrude Bell tayin etti: Arap isyanını başlatan Şerif Hüseyin'in oğlu Faysal'ı... Faysal daha önce Suriye'nin kralı olmaya çalışmış ama oraları elinde tutan Fransızlar tarafından kapıdışarı edilmişti. Faysal, Gertrude Bell'in kararıyla Irak tahtına geçirildi ve böylelikle Faysal'ın da mensubu olduğu Haşimi ailesi Ortadoğu'da yıllar sürecek önemli bir rol oynamaya başladı. Bu rol halen de devam ediyor ve bugün Ürdün tahtı da Haşimi ailesine ait bulunuyor. Irak'ın İngiliz himayesinde bir devlet halini almasıyla, Gertrude Bell, kendisini siyasi kariyerinin sonuna gelmiş hissediyordu. Gerçi ismi Arap dünyasında efsane olmuştu ve kahraman muamelesi görüyordu. 'Çölün kızı' yahut 'Irak'ın taçsız kraliçesi' diye anılıyordu ama artık asıl mesleği olan arkeolojiye dönmek istiyordu. Döndü ve hayatının geri kalan kısmını bu işe verdi. Siyasi kimliğinden sıyrılmaya çalıştı, Irak'ın ilk eski eserler genel müdürü oldu ve Bağdat'ta 1923'te bir müze kurmaya başladı. Üç yıl çalıştı ve bugün Mezopotamya medeniyetinin en önemli eski eser merkezlerinden sayılan Bağdat Müzesi'ni yaratıp başına geçti. Gertrude Bell, bizzat kurduğu Irak'a sanki áşık düşmüştü ve Bağdat'ta yapmak istediği her işi tamamladıktan sonra bile vatanı olan İngiltere'ye dönmedi ve orada kaldı. Son derece maceralı bir hayat geçirmişti ama yapayalnızdı ve bunalıma girmişti. 1926'nın 12 Haziran'ında uyuyabilmek için fazla miktarda sakinleştirici alıp yatağına yattı ve bir daha kalkamadı. Mirasını Irak'ta 'İngiliz Arkeoloji Enstitüsü' kurulması için bir vakfa bırakmış, seneler boyu çektiği fotoğraflardan ve binlerce belgeden meydana gelen arşivini de İngiltere'deki Newcastle Üniversitesi'ne bağışlamıştı. Vasiyetinin tamamı, hemen yerine getirildi. İstediği enstitü kuruldu, hatıraları hemen yayınlandı, İngiltere'deki arşivi herkesin kullanımına açıldı. Yakında çıkması beklenen savaşın Irak'ın sınırlarını değiştireceği ve Ortadoğu'nun haritasının yeniden çizileceği söyleniyor ama ben sınırlarda pek bir değişme olacağını tahmin etmiyorum. Sebebi ise, 'Çölün kızı'nın bu işi dünyanın hákimi olan güçlerin isteği doğrultusunda ve düzgün, yani Türkiye'nin en fazla kaybedeceği şekilde ama çok uzun zaman devam edebilecek biçimde yapmış olması.Gertude BELL Alabanda'da Osmanlı'nın son dönemlerinde, özellikle Alman ve İngiliz casus arkeologları Anadolu'yu adım adım gezmiştir. Bunlardan İngiliz Gertrude BELL 19 Nisan 1907 tarihinde Alabanda'ya gelmiş, fotoğraflar çekmiş, yaşadıklarını günlüğe aktarmış ve tecrübelerini İngiliz haberalma servisine günlük olarak aktarmıştır. Bugün bu fotoğraf, günlük ve mektuplar, İngiltere Newcastle Üniversitesi arşivinde bulunmaktadır. Bunların Alabanda ile ilgili sayfalarını:http://www.gerty.ncl.ac.uk/photos/F_141.htm ve devamında;Alabanda ile ilgili günlüklerini:http://www.gerty.ncl.ac.uk/diaries/d1476.htm ve devamında tutmuştur.Sitenin tamamını:http://www.gerty.ncl.ac.uk/ adresinden inceleyebilirsiniz


Hiç yorum yok: